Bir bilgisayar mühendisi hayatının çılgınlığını yapmaya karar vermiş ve biriktirdiği tüm parayı harcamayı göze alıp lüks bir gemiyle Karayipler’de tura çıkmış. Seyahatin sonuna doğru korkunç bir fırtına gemiyi alabora etmiş ama genç mühendis yüzerek ıssız bir adaya ulaşmayı başarmış. Adada bol miktarda meyve ağacı ve tatlı su olduğu için pek de rahatsız sayılmayacak bir hayat sürüyormuş. Aradan geçen aylar boyunca tek sorunu yalnızlık olmuş. Derken bir gün denizde sandalında kürek çeken bir bayan görmüş. Hemen koşup bayanın dikkatini çekmeyi başarmış. Genç kadın:
“Ben adanın öbür tarafından geliyorum, siz de batan gemide miydiniz?” diye sormuş.
“Evet,” diye yanıtlamış mühendis.
“Peki bu sandalı nereden buldunuz?”.
“Kendim yaptım” diye yanıtlamış genç kadın.
“Peki gereken aletleri nereden buldunuz?”
“Adanın güneyinde garip bir kaya oluşumu var” demiş kadın.
“Biraz ısıtınca eriyor ve istediğin şekli verebiliyorsun. Soğuyunca da demir gibi sertleşiyor”.
Etrafına dikkatlice bir baktıktan sonra kadın sormuş:
“Sığınmak için kendinize yaptığınız bir ev falan göremiyorum. Nerede yaşıyorsunuz?”
“Açıkçası,” demiş adam, “kumsalda yatıp kalkıyorum.”
“Benim yaşadığım yere gelmek ister misiniz?” diye sormuş kadın. Biraz utanmakla birlikte,
“Evet” diye yanıtlamış mühendis.
Genç kadın küreklerini ustaca çektiği sandalla mühendisi adanın öbür tarafına götürmüş. Mühendisin şaşkın bakışları arasında kadının elleriyle yaptığı iskeleye yanaşmışlar, sandalı el yapımı fakat son derece kaliteli bir halatla bağlamışlar ve son derece muntazam taş bir yoldan mavi ve beyaz boyalı, sazdan yapılmış iki katlı bir villaya gelmişler. Genç kadın:
“İşte benim mütevazi yuvam burası“ demiş. Gözleri faltaşı gibi açılmış olan mühendise
“Bir şeyler içer misiniz?” diye sormuş.
“İstemem” demiş mühendis…
“Aylardır içim dışım Hindistan cevizi sütü oldu.”
“Hindistan cevizi sütünden söz eden kim” demiş genç kadın,
“Kendi yaptığım imbiklerde içki üretiyorum. İsterseniz hemen bir meyve kokteyli hazırlayabilirim.
”İçkilerini yudumlarken kadın sormuş
“Hep böyle sakallı mısınız?”
“Hayır,” demiş mühendis,
“bu adaya düşmezden önce her sabah traş olurdum.”
“İsterseniz üst kattaki banyoda traş olabilirsiniz.”
Genç adam hayreti ve merakı daha da artmış olarak banyoya girmiş ve deniz kabuklarından ustaca yapılmış keskin bıçaklarla güzel ve rahat bir traş olmuş. Sonra güzel bir duş yapmış.
“Çok hoş oldunuz,” demiş genç kadın içkisinden bir yudum daha alırken.
“Ben de yukarı çıkıp üstüme daha rahat bir şeyler giysem iyi olur.”
Biraz sonra genç kadın üzerinde son derece çekici ve iç gıcıklayıcı bir kıyafetle ve nefis çiçek kokuları içinde aşağı inmiş. Genç kadın utangaç bir sesle
“Biliyorsunuz ikimiz de çok uzun zamandır bu adada yapayalnızız. Ne demek istediğimi her halde anlıyorsunuzdur. Yapmayı çok özlediğiniz bir şeyler varsa lütfen çekinmeyin… Hani o her erkek ve kadının yapmak isteyeceği şeylerden…” demiş. Genç mühendis umutsuz bir ifadeyle
“Olmaz mı, elbette var. Ama mümkün olacağını pek zannetmiyorum.”
Genç kadın yüzünde muzip bir ifadeyle
“Hmmmm. Artık mümkün” cevabını vermiş. Heyecandan nefesi kesilecek gibi olan mühendis haykırmış
“Neeee… Gerçekten İnternet bağlantınız da mı var?”
0 yorum :
Yorum Gönder